4 Mayıs 2008 Pazar

Dostuma Veda


Herşey ama herşey iki yaşam için harcandı..

İş çıkışı yorgun zamanların tesellisi belkide onların sesiydi. Evet dostum, bu senin hikayen...
Birtek aşkı anlatabilir sorsanız... Liseden beri göz koyduğu bir mahalle kızı. Ailesinin yükü omuzlarında işten eve evden işe geçip giden hayatta ölüm... Ölüm onu kendine ayırdığı kısacık zamanda buldu. Birtek aşkı anlatır dedim ya... Ona göre aşklar film olmalıdır, aşk için kavga edilmeli ve aşk için ölünmelidir... O ölemez, onun böyle bir lüksü yoktur. Bu yüzden terk eylemiş gönlündeki aşkı. Kendisini adadığı iki küçük kardeşe dünyanın en güzel çocukluğunu yaşatmak için vazgeçmiş gençliğinden... O bunları anlatmazdı, o aşkı anlatırdı...
Türkülerdeki hikayelerden misal verir ve bit pazarına düşen insan ciğerine lanet okurdu. İnsanlar gurbetten seviyorlarmış, yıllarca bekliyorlarmış... Onun aşkı beklemedi, evlendi uzak ilden biriyle. Şiddete dayanıksız kalplere öfkesi bundandı belkide. Sigara ve alkole uzak, köşebaşı serserilerine düşmandı. Çünkü birgün o yoldan üniversiteye gitmek için kendi kızkardeşi geçecekti. Hayali buydu... Kızkardeşini üniversite kapısından almak. Futbol maçları, gece eğlenceleri onun için lüks olmaktan öte vakti zayi etmekten öte geçmeyen faliyetlerdi.O hep çalıştı.. Tanımadan önce, tanıdığımda ve ölmeden önce...
Ölüm onu yolda yakaladı... Yol üstünde taklalar atan bedeni hala ölüme yenilmemişti. Hastaneye kadlırıldı apartopar... İki hafta kadar ölümle savaştı. Kendi için değil, kapıda bekleyen kardeşleri için. Onu tanıyordum, eminim o iki hafta sırf ayağa kalkıp yine onlara çalışmak için savaştı ölümle. Sonra.. Sonra yaşasada vücut fonksiyonlarının eskisi gibi olmayacağını söylediler. Yani yaşasada çalışamaycaktı. Bunca yıl durup dinlenmeden kendini iki kardeşine adayan adamı hayat iki kardeşine külfet yapmak istiyordu. Çalışamamak... Bırak çalışamamayı iki kardeşinin omzuna yük olmamaktı belkide ölüme boyun eğişinin tek sebebi. Hiç bir yanıt vermemiş onların geri dön çağrısına... Doktorların "beklenen" dediği ölüm sonunda gerçekleşmiş, o yine tercihi kardeşlerinden yana kullanmıştı.
Kardeşini üniversite kapısından alamadan, aralıklarla düzenlediğimiz "hayat nasıl gidiyor" toplantılarına sonkez katılmadan... Hep öne sürdüğü bahanesiyle "İşyerinden izin alamadan" çekip gitti aramızdan. Kendini adayabilen ender insanlardandı, güç alıyodum ister istemez. Ben kendimi birine birşeye adarken onunla aynı safta hissetemek iyi geliyordu. Güven abidesiydi.. Çünkü hiç aldatmamşıtı sevdiklerini, küçük hesaplar uğruna yalan söylememişti... Ben belki bunun gibi yüzlerce sayfa yazabilirim bu doğru adam üzerine...
Ama ona sorsanız...
Aşkı anlatır türk filmlerinden kalma siyah beyaz sahnelerle...
Uğurlar olsun Dostum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder