17 Haziran 2009 Çarşamba

BANK



Önüme bakarak yürüyorum...
baktığım yüzler suçlu
ben suçluyum.
Şimdi gözyaşlarıyla
Hüznü alkışlatmak gerekmiyor
Kırılması öğütlenen oyuncak gibi
rolümü yerine getirip
tüm hevesleri yitirip
hala gülümseyen yüz olarak giriyorum
hatıra sandıklarına..

fotoğraflarda gülümserken
yıllar sonra bakacağını düşünmedim
yılları hiç hesabetmedim..
baktığım yerde gördüklerim..
ve aklımda kalan sadece sen..
gülümseyişime sebep biçtiğim..

Şehir için sıradan bir yüz
Yüz yüze bakmak için hayli yorgun..
Bankta gazete okumak kadar yalan;
her insan için en iyiyi istemek
Kendine yenilenler bilir;
Yüzündeki resmi dolaştırıp caddelerce
Resmi tanıyan birinden dinlemek kendini
eniyi büyüdüğünü hissetme yöntemi
Denize bakıp ağlamak kadar soylu görünmesede
Göz yaşını yağmurlara gizlemeyi öğrendim
Sokak lambaları altında
sadece Tanrının gördüğü bir sahne..
sokaklara damlayan yağmurların
coşkulu alkışlarıyla biten gece.
sınıflarca insan arasında
önlerde veya arkalarda izledik hayatlarımızı
sadece benim gülmem ve sadece benim ağlamam
İŞTE BU BENİM FİLMİM!
demek için yeterliydi!
Kaç kez bekledim yağmurları..
suskun salonda yankılanan yağmur sesini..
perdeler kapanana dek..

Hiçbir gün ışığı aydınlatmayacak
Kaygı kumabaramın paslı içini
Trafik ışıkları gibiler hepsi;
dur düşün, hazır ol çık dışarı
ve geç üzerinden nehirlerin
Kara yılan gibi uzanan yolların
sürüklediği hayatlara katıl
Akrep ve yelkovan kolları kapanınca
hayatın masal olmadığını anla
Kendini kaybeden insanlar bilir..
incecik bir çizgidir günah..
Göz kapakların kadar...


Başka başka şehirlerde olsa
Başka başka yüzlerde çıksa karşıma
Bankta gazete okumak kadar yalan
Her insanın sana inandığını sanmak.
Bu şehirler arası yol hikayesinde
Omzuna başını koyan yabancı biri
Hakkımda bilmediği ne çok şey var!
Ne çok şey var hakkımda bilmediğim!
İşte inanmadığım yüzler..
şaşırmayan yüzüm...
En az onlar kadar suçluyum!

cami kadar inançlı olmak
Devlet binası kadar sağlam..
Anıt kadar mağrur...
Bir şehir olabilmek için savaşıyor insanlar
Atıklarıyla boğdukları huzur
Kestikleri umutlar..
Nasılsa yarına çok var..
ve orda
herşeyin iyi olduğunun ispatı
bankta gazete okuyan bir adam var..

İçimde bu şehre, kendine benzettiği herkese
kendime öfkem var..
Şimdi bu öfkeye
Herşeyi değiştircekmiş gibi inanmak boş
geceleri masallara terkedilen sokaklar gibi..
Ne döndüğüm ne yürüdüğüm çevre benim değil..
Oysa ben geçmişteki birçoğu için
Aniden sandıktan çıkan
unutulmuş bir resim olmayı seçtim çoktan
Bu korkutmuyor beni..

Korktuğum; dinlediğim şarkıların bitmesi..
İzlediğim filmleri anlamamak..
Denizler üzerinde yürümek..
ve birgün
tüm dünya uçuruma sürüklenirken
çığlık çığlığa bir kurtuluşa mani
bankta kaygısız gazete okumak..

Korkum; Bunca ihtirasın altında kalan
gri bir şehir olmak...
Vaadedilen cennet;aşk
Dikiş izi gibi derimde uzanan rayların ucunda
Niçin yaban gülleri kadar uzak?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder