7 Ocak 2010 Perşembe

Adak


Birşeye kendini adamak veya kısa bir an da olsa kapılmak nasıl bir duygudur?

İnsan beyni yanılmaya ve kendini kandırmaya okadar müsait ki bazen çok basit olaylarda bile bunu anlayabiliyoruz. Mesela haberimiz olmadan çekilmiş bir videomuzu izlerken bir an o ekrandaki kişiyi yabancı hissetmezmiyiz? Bu tamamaen ben'lik algısının hayatımızda kapladığı yerle ilgili "Benden habersiz, bensiz, benim bilmediğim birşey olmaz" düşüncesi altbilincimizde yer etmiş durumda.

İbadet ederken, birini çok severken... Ağlarken, içten gülerken... İnsan bir an dünyadan kopuyor. İnsan benliğini ezdikçe dünyadan kopuyor, dünya dar geliyor. Benim elimde olsa bir ben bırakmam kendimde, eziliyorum isteklerim altında. Bak bu denizin bir yakası da tembelliktir, bunu da biliyorum. Ben bu sandal sefasının bedelini çok ödedim. Bütün gerçeklere ve kurallara rağmen Don Kişot'un haklı olduğuna yenim edebilirim. Çünkü o bu dünyadan koptuğu yerde gördüklerini söyledi tüm dünyaya. Bu dünyanın kuralları mucizelerin koşulacağı savaş arabalarına benziyor. Bu dünyadan kopuşun tek delili o değil tabiki.. Bir avuç askerle dünyaya meydan okumak, yıllarca zulme ve küfre direnmek, ölmeden önceki son gecede bir matematik probleminin çözümü üzerinde çalışmak... Bütün bunların beni getirdiği nokta beni mutlu eden, ağırlaştıran, bu dünyaya bağlayan ben.. En güzel kıyafetleriyle giydirilmiş halde başı kütüğe yaslanmış ve elimde mucizelerden bi bıçak. Bu yüzden Don Kişot'tan başladım söze aslında, çünkü önce bu korkulara, tabulara ve benliğin kendisine, bu rüzgarı başkalarının nefesi olan hantal bedeni besleyen canavara dört nala at sürmeye cesaret etmek gerekiyor. Bu bir taraf meselesi. Sonra öte tarafın sana ettiği zulme ve küfre direnmen gerekecek belki yıllarca... Sonra bu ışık senden taşacak bir savaş olacak, bir avuç gerçeğinle bütün yalanlara savaş açacaksın.. Geriye kalan tek yalan kendi varlığın olacak, onuda dediğim gibi başı kütükte karşında bulacaksın. Bıçağın kesecekmi? İşte ozaman onun ölümünün senin ölümün olduğunu anlayacak ve bu büyük problemin çözümü için bir zaman daha ölümün eşiğinde okuyup dinleyeceksin.

Bu dünyadan kopmaya bir ölüm sebep değil, içten yaşanan her an bu dünyadan kopuşa sebeptir... Ben kopmaya uğraşıyorum, ben bir kırlangıcım... Bir yoldaşım daha var benimle gelecek, sözüm söz ben uçamadan ölsemde gam yemem, onunla kanat açacağım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder