18 Nisan 2013 Perşembe

An'ı

Parmak uçlarına basarak yanına kadar yürüdü
hem korkuyor hem delice merak ediyordu
-Neden durmuyorlar ki?
bir martı çığlığı duydu, gözleri gökyüzüne kaydı
öyle ya, ne duruyor ki olduğu yerde..
Taşını bütün sıkıntısıyla denizin üzerinde sektirdi
taş da, bu merak da yavaş yavaş dibe indi

Onu gördüğüm zaman bir an durdum, gerçekten durdum..
Bildiğim herşeyi bir anda anlatmak,
dibe vuran merakı çıkartıp başına atmak istedim
göz göze geldik, bana bir anlık fırsat verdi sadece..
-Evrendeki herşey uzaklaşıyor birbirinden
diyebildim..
Ceplerinden gelen taş sesleriyle yürüdü gitti yanımdan..
O benim herşeyimdi, kelimelerimin bittiği yerde çıktı karşıma..
geriye dönüp bakmasını, merak ettiği herşeyi sormasını bekledim
yapmadı...
Akşam güneşi denizi tutuşturmuştu,
belki ısınırım diye iyice yanaştım.

Çocukluğumun güneşli bir gününe götürdü beni bu Nisan
araya yollar giren ilk dostluk bitişinde
beni bir nebze avutan bir deniz kenarı gezintisindeydim
Yolların, yılların ve fikirlerin iki kafada uzaklaştırdığı nice dostluk..
ve ben kendimi teselli ederken
yaşını bile bilmediğim evrenden bahsediyorum
"Her şey uzaklaşıyor!"

İşte bu yüzden en iyi şeyi öğretiyor bana o çocuk
yıllar sonra bakarda anlarım diyerek belki..
Bitip giden her dostluğun ardından cebinde bir avuç anı
yerli yersiz şıngırdıyor.
Tıpkı, bu güneşli gün gibi..

14 Nisan 2013 Pazar

Had'di

Yırtık sayfanın koynunda kalan bir kaç harf
ismine sıçrayıp boyadı is karasına bir kaç zamanı
keşke yakılmak çözüm olsaydı
ruhunu hapisten kurtarmak isteyen nicesi,
medet umduğun şu ılık rüzgarda savruluyor..

Neyi değiştirmeye çalıştıysa onun etrafında dönüp duruyor
koparıp vermek istediğin elmaların sen tarafı hep yeşil
bunca itilmişliğin arasında bulduğun tek tepe, sözlerinin üstü..
kibritten bir ev gibi hep infilakını planladığın kaleni barındırıyor


Ayaklarındaki toprak, gözlerindeki yaş ve ellerindeki ter..
seni haklı çıkarmaya yetmiyor, korkuyorsun..
bir kağıttan intikam alır mı insan?
onu niçin yakıyorsun?
niçin asık bir surat? neden dağınık saçların?
Yaşamayı layıkıyla beceremeyenlere lanetini az mı dinledim?
Bunu ustalık sanıyorsan yanılıyorsun

Koynuna sıkıştırdığın kitabın kahramanları, hep seni kendine benzeten
kabirlerinden  söküp söküp diktiğin için her biri düşmanın
Sen yürüdüğün adımları birer, üçer, beşer atlarken
bunca hatana rağmen çürük köprün gıcırdayarak direniyor
sen o köprünün başında bekleyen adama Şapka diyorsun
gölgesi seni rahatlatıyor..



Derken uyanıyor bunca felaketin içinden adam,
onu bu kabusa iten sesin yumuşak karnında..
Hiçbirşey yapması gerekmiyor, hiçbirşey olmaya devam etmek için
Şarkının son istasyonunda, tabelayı düzeltiyor
"Herkes için herşey olduğum yer burası"