Seçilmiş olmak demek akıl, şans ve uygun koşullar üçlüsüye doğru yerde doğru zamanda olmayı başarmış olmak demektir. Gelişmiş bir medeniyete, bilgiye ve yeteneğe sahip olsa da insan ile küçük bir bakteri arasında "seçilmişlik" alanında en ufak bir imtiyaz yoktur. Binlerce yıllık tarih kitaplarında bahsedilen hastalıkları bugün de görebiliyorsak bunu anlamak pek de zor olamasa gerek.
Yola devam eden her zaman en güçlü, en dayanıklı ve ya en zeki olan mıdır? Elbette hayır bazen zeka ve güç şansın gerisinde kalır, kazanan olaydan habersiz bir canlı olur. En bilindik hikaye olan Tarzan böyle bir denklemin eseri değil midir? Daha gerçekçi bir sonuç isterseniz dinozorlar döneminde yaşamış küçük memelileri inceleyebilirsiniz. Bu istisnalar tarih boyunca olmuştur ve olacaktır da... Dünyanın indeksinde yerini alan her canlı gibi insan için de çeşitli efsanelere konu olmuş böyle istisnalar mevcut.
Güçlü,yetenekli ve zeki olmak diğer canlılar için tek bir sonuçla değerlendirilir;hayatta kalmak. İnsan için ise farklı bir durum söz konusu. Tarih kitaplarında insan hayatlarını okurken onların hayatta kalmak için yaptıklarıyla değil, hayata kattıklarıyla değerlendiriyoruz. Medeniyet dediğimiz olguyu inşa eden, insanlık dediğimiz kavramı ayakta tutan ve ya inancı bir sancak gibi dimdik ayakta tutan insanlara değer veriyor, onların hayatlarını merak ediyor öğreniyoruz. Peki bu insanlar için ne diyeceğiz? Bilimsel anlamda "seçilmiş" değiller... Ölür veya öldürülürken ardı sıra devam eden bir nesil bırakamamış ama bugün tarih sayfalarında isimleri yazılı olan o insanlar birer "kayıp nesil" midir?
Bizler diğer canlılarla aynı göğe bakarken farklı şeyler gördük. Onların hayatta kalmak ve "seçilmiş" olmak için döktükleri kan, ter, aldıkları can, verdikleri mücadeleyle birlikte kimimiz bu göğün altında geçen onlarca geceden sonra hayatın amacını düşündü... Neden yaşaması gerektiğini, nasıl yaşaması gerektiğini ve ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bu insanlar fiziki bir bağ ile yola devam etmek yerine yüzlerce,binlerce milyonlarca insanın zihninde devam ettiler yola. Hayatları hayatlarımıza karıştı ve bizim fiziki mirasımızdan çok daha önemli birer miras haline geldiler.
Bilimsel anlamda seçilmiş olmak, yani hayatta kalmak ve nesiller yetiştirmek her canlı için ortaktır bu insana ayrıca bir değer katmaz. İnsana değer katan şey nesiller boyu taşıdığı fikirlerdir. Tıpkı yıldızlar gibi bazen bu fikirler daha fazla ışık saçar, bazen küçülür ve bir karadelik olur, bazen patlayıp etrafa saçılarak yeni fikirlere kaynak olur... Bizler bu yüzden, aynı göğe baktığımız halde aynı manzarayı göremeyiz. Elbette içlerinden birini seçip onun sıcağı, ışığı ve bir arada tutma gücüne sığınacağız ancak gerçek bir medeniyet için geri kalan yıldızların da bizim için bir anlamı olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder