23 Kasım 2013 Cumartesi

Tarih'sel

Eskiden hayatlarını feda eden insanların kahramanlıklarla dolu hikayelerini dinler, över ve severdik. Bu insanların sahip oldukları meziyetler; dürüstlük, sadakat, cesaret, zeka, ileri görüşlülüktü genelde. Hatta bunların hormonlanmış haline bulanmış süper kahramanlarda bu yüzden ilgimizi çekerdi. Niyeyse böyle insanların ortaya çıkışı giderek azalıyor. Son bir kaç kuşağın belirlediği idollerin tarihin benzer sayfalarındaki yüzler olması biraz garip değil mi? Yani üç kuşak insan bir çok alanda birbirleriyle çekişirken, en önem verdikleri şey konusunda hem fikir olmaları... Bunun nedeni çağın içinde yetişen  doğru insanların geçmişte anılan o insanlarla aynı özveriye sahip olmalarına rağmen bir türlü toplumun tamamı tarafından kabul görmemeleri. Bunu "Bu çağa yön verecek insanlar yetiştirmekten aciziz" anlamında yorumlamamak lazım. Her şahsı kendi devrinde incelediğimizde görüyoruz ki aslında çağın adamı olabilmiş pek insan yok. Ait olduğu toplum ve devre kendini kabul ettirebilmiş kişileri ayran iki özelliği var; ya gerçekten bunu önemsemiş ve istemiş ya da bunu hiç önemsememiş.

Günümüzde özel hayat kavramını yerle yeksan eden teknoloji sayesinde bir görüntü, bir bilgi veya bir not  bütün ömür boyu uğruna nice fedakarlıklar yapılan doğru yaşanmış bir hayatı alt üst edebiliyor. Bir gün, bir saat, bir an içerisinde insanlar hep sürecek sandıkları saygı ve sevginin kin ve öfkeye dönüştüğüne şahit olabiliyor.  Yani nerede çağ koşullarına rağmen doğru bir hayat süren "sihirbaz" var ise orada onun "hilesini" ortaya çıkarmak isteyen bir meraklı mutlaka oluyor. Bu yüzden hafızamızdaki resimlerde iki tür etiket var; iyi özellikler ve kötü yanlar. Hangisinin çoğunlukta olduğunu görmek istiyorsak öyle görüyor ve ona göre davranıyoruz. Bazı kişiler bunun önlemini hayran kitlesinin zihnini kötü etiketlere karşı kitleyerek alıyor. Yani kendi hayatını sınırlamak yerine kendisine hayranlık duyan kişilere, hakkında kötü düşüncelere sahip insanların zararlı olduğu ve bunun hayatlarını kötü etkileyeceği yönünde sürekli telkinlerde bulunarak daima ona hayran kalmalarını sağlıyor. Bu çok etkili bir yöntem; hele hala yaşayan ve hata yapması muhtemel bir insansanız kitlenizin bunları görmemesini-hatta görse bile yine de iyiye yormasını- sağlayarak daha huzurlu olursunuz.
Bazıları da görüş ve düşüncelerini dürüstçe açıklamak yerine onu geçmişte kabul görmüş düşünce ve fikirlerin içine yedirerek bu fikirlerin sahibi maskesi altında dile getirmeyi tercih eder. Bu da ölü bir adama ceza kesmeyen toplum ahlakını tıkayan ve yine kişinin kötü etiketlerden kurtulduğu güzel bir yöntemdir. Yani sen belirli bir kişinin  görüşlerini devam ettirdiğini, onun fikirlerini savunduğunu söyleyerek aslında onun fikirleriyle kendi fikirlerini melezlediğin yeni bir görüş ortaya atıyorsun. Birileri "Bu kötü" derse sen "Ben sadece onun fikirlerini savunuyorum, bu görüşün gerçek sahibi o" diye etiketi yönlendiriyorsun. 

Aslında geçmişte yaşamış insanların devirlerinden taşıp bugün hala övgü ve saygıyla anılmasının en önemli nedeni hata yapma şanslarının kalmamış olması.  Bunun üzerine o dönem imkanlarıyla elimizde haklarında elde edebildiğimiz sınırlı bilgi eklenince ister istemez kusursuzlaşıyor git gide. Çağımızın yaşayan büyük adamları da bizden sonraki devirlerde haklarındaki kötü etiket ve iyi etiket endeksine göre kendilerine bir yer bulacaktır. Hafızamızın yükünü hafifleten İnternetin giderek daha az şey okuyan, araştıran ve doğruyu öğrenmeye çalışan insanlara etkisini düşününce ürperiyorum. Beni korkutan şey teknolojinin geçmişe uzanan elleriyle artık köklerini geçmişteki bu önemli şahısların hayatlarına saplayan eski veya yeni görüşleri, birilerinin çıkarlarına göre hormonlayarak geliştirmesi. Bu hormonlu görüşlerin geçmişe uzanan kökleri değiştirdikleri tarih sayfalarından değer verdiğimiz idollerimizi alacak mı acaba? Ya da hata yapma şansı kalmamış bu insanların resimlerine yeni  siyah etiketler ekleyerek üç kuşağı ondan ve dahası birbirinden uzaklaştırmayı başaracaklar mı?

Herkesin kendine göre bir hayatı ve düşüncesi var. İki iyi insan arasından kıyasla kendi için daha iyi olanı seçebildiği gibi kötü olarak bilinen bir insanı sırf çıkarları ve hırsları nedeniyle de destekleyebilir, bunların hepsi kişinin iradesinin sonucudur. İşte sorun bu iradeyi doğuran algının kandırılması olursa, ne yaparız? Ben söyleyeyim; bu devirde bir çok insanın yaptığı gibi sahip olduğunuz bilgilere sıkı sıkıya sarılır ve düşüncenizi değiştirmeye çalışan her insandan köşe bucak kaçarsınız. Bu öyle bir hal alır ki, giderek saldırganlaşabilir hatta düşüncenizi savunmak uğruna insanların hayatlarına son vermeyi bile göze alabilirsiniz... Ya da diğer bir çok insanın yaptığı gibi zihninizi bir kağıt gemi gibi hızla akan zamana bırakır onun sizi "düşünme" zahmetinden kurtaran ellerinde kaygısızca yaşarsınız.

Bu ikisinin dışında düşünüp, herkesin bu girdaptan kurtulması için bir şeyler söylemeye kalkarsanız, iyi bir deli olma yolundasınız demektir.