12 Nisan 2014 Cumartesi

Dönem Filmi

Kıyafetlerin, eşyaların, yaşantının farklı olduğu bir dönemin filmi sunulurken genelde bize satılan o dönem içersinde yaşanıp bugün hala anlamı olan duygu, his ve düşüncelerdir. Bizler bu çerçevede bakıp filmdeki karakterleri "kahraman", "aşık", "saf" olarak nitelendiririz veya hiç bir değerlendirmeye gerek görmez , unuturuz.
Bu filmlerin sessiz figüranları da var elbet. O dönemin popüler sözleri, kişileri, şarkıları, beklenti ve umutları ile o dönem için tartışılmaz doğru kabul edilen felsefe ve akımları. Hani bir 68 kuşağı, bir darbe dönemi, çiçek çocuklar, Kurt Cobain, Barış Manço, Beatles... Sinema çıkışı, alışık olduğun dünyada üzerine yenileri yapıştırılmış eski duvar afişleri gibi gelen bu figüranlar sende olsa olsa bir nostalji etkisi yaratır o da bir kaç adımda çekip gider.

Yaşlanmak deyince aklıma vücut fonksiyonlarının yavaşlamasına bağlı olarak dünyayı bir kaç adım geriden takip etmek gelirdi. Bu nedenle yaşlanan insanların yetişemedikleri ve asla yetişemeyeceklerini düşündükleri bu hızlı trenin ardı sıra koşmanın bıkkınlığıyla "nerde o eski bayramlar" diyerek yürüdükleri yollarla avunduğunu düşünürdüm. Oysa öyle değilmiş;

Yaşlanmak demek hayatının bir dönem filmi kıvamına gelmesiymiş.Sana daha "dün" gibi gelen zamanlarda yaşanan olaylar, düşünceler, felsefe, akım, şarkı ve duyguların başrol yerine kenar ve kıyı rolleri kabullenmesiymiş yaşlanmanın diğer anlamı.  Sen filmden çıkmış siyah beyaz bir adam olarak caddelerde yürürken birileri seni ve sana hala anlamlı gelen değerleri umursamadan ezerek yeni bir dönem için yeni şeylerin nutkunu atıyor. Tüplü bir tv, eski bir ütü, iki satırlık ekranıyla bir cep telefonu gibi seninde ait olduğun tozlu köşelere çekilmeni istiyorlar haklı olarak. Teknik olarak yaşamana imkan veriyorlar, eksik ve hatalı olduğunu kabul etmen ve gecikmeden güncellemeleri yükleyip en son sisteme uyumlu hale gelmen şartıyla. Piyasada bu şekilde dönüşümden geçmiş bir çok yeni insan var, hayattan kopmak istemedikleri için bu son derece normal.

Ben... Ben kendimi o kadar hırslı görmüyorum. Bu dönem filmi için ben geçmişimin boşa geçen zamanlarının acısını hissetmekle meşgulüm. Hayatın cilvesi işte, yaşanılan kötü ve karanlık zamanlardan arındırıp terler içinde kıvranan hasta zihnime ıslak bir bez gibi seriyor tatlı hatıraları.. Tüm dönemlerin geçer akçesi sandığım adalet ve vicdanı tutuşturup yakarak erittikleri güzel gelecek hayalleri düşünmekten kaçtıkça geri geri gittiğimi farkediyorum.

Bir kaça adım geride işte;
 Çocuktuk, harçlıklarımızı harçlık alamadığını bildiklerimizle harcıyor, hesap yapmıyorduk... Sahi, nerde o bayramlar?