"Ne medet umuyorsun bu taş yığınından?"
diye sordu göğe çıkmak için
ahşap merdivene sıkıca tutunan adam.
bu öfkesine biçtiği nedenler vardı
üzerine basıp
bu yumuşak toprağı sıkıştıran, kaya yapan onlardı
ve devrin cambazları, bu yolda takılıp
bu mağduriyetin avcuna düştüğü şu anda
onu dinlemeye mecbur herkese bu tavrı müstehaktı
De ki geli verse aniden
bir kimsesizin cisminde, yürüse yeniden..
Artık herkes, fikrinde ondan daha emin görünmekte
örseleyip sımsıcak yüreğini
artık bambaşka bir anlamda okurlar adını..
Bes belli bu bir açlığın savaşı
Her miğferin altındaki başta ayrı bayrak,
herkes unutacak bu savaşı
döktüğü kanı, yaktığı canı unutacak...
Müptela olmaktan korktuğu o kızıl şarap
damarlarında dolaşan kendi kanı...
Canın gölgesinde kervanlar yürütenleri de gördüm
Güneşin secdeye durduğu topraklarda canından geçeni de
Aynı yere gittiler diyebilir mi vicdanı olan?
Bunca zulmü verdiler diye susmuş bu toprak parçasına sor
Madem bütün bunlar göğsüne batırılan demir oklardı
ve saklı gözyaşların vardı
Neden alıp götürmedi üzerine basanları bu yeminin heyelanı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder