30 Haziran 2013 Pazar
Vur'gun
Yaşadığım yıl 1640, ömürlerin çok uzun olmadığı ancak insanın hayatını korumak adına oldukça yetenekli olması gerektiği bir zaman. Bu devirde öğrenmek için yaşıyor ve dinliyorsun, çok az bir kısmımız bunların yanı sıra okumayı becerebiliyor ve yine çok az bir kısmımız doğduğu şehirden başka yerleri görme lüksüne sahip. Pek yaşınılası değil ha? Ama bizi bu devirde yaşatan tek güç akıl dostum.. Aklı olmayanlara karşı kazandığımız oyunlar sayesinde eğleniyor, onlardan kazandığımız paralarla hayatımızı devam ettiriyoruz. hayal kuruyor ve gerçekleştirirken tüm gereksiz işleri bu akılsız kitleye yaptırıyoruz. Şehirler, binalar, evler, aletler ve daha nicesi benim gibi aklını iyi kullanan beyin silahşörlerinin sizlere armağanıdır, güle güle kullanın!
Aklını kullanmayı beceren insan bunu ilk çevresindeki insanlarda test eder.. Karşındakini alt ettiğin, çaresiz bıraktığın ya da tek parmağını kıpırdatmadan sadece sözlerinle ondan aldıklarına baktıkça ellerini göğe kaldırıp en derin şükranlarını sunmak istersin. Akıl kullanıldıkça güçlenir; bir, iki, beş, on, yüz, bin... On binlerce insana sana hizmet ve hörmet etmeleri için yemin ettirebilirsin. O noktada artık karşında kimsenin duramaması kadar acze düştüğün bir an yoktur. Çünkü akıl kendi kendini imhaya programlanmıştır eğer sen kendini alt edecek birini bulamazsan aklın seni alt etmek için ilk fırsatı değerlendirecektir. Akıllı insanlar çoğu kez bunu tarihe not edecek zamanı bulamaz bu yüzden arkalarında sadece inanmış bir kitle ve açılmış bir yol bırakırlar.. Buna fırsat bulan birileri yok mu? Elbette var; işte onlardan biri ve diğeri de ben oluyorum sanırım;
"Aklın mermiler saçan bir tabanca güzel dostum. Sen onu sağa sola sıkarak bonkörce kullanıyorsun.. Evet, çok iyi bir nişancısın ve mermin hiç bitmiyor cancağızım.. Bazen odun kütüklerine manasız atışlar yapmak canını sıkıyor değil mi? Böyle zamanalarda eli silah tutan yani az biraz aklı olan biriye düelloya tutuşasın gelmiyor mu? Hani adını duyurmak mı dersin gücünü korumak mı.. Karşına böyle birinin çıkmasını dört gözle bekliyorsun değil mi biraderim?...Oysa aldanıyorsun güzel dostum, seni alt edecek kişide silah namına birşey olmayacak. Evet biraderim tepeden tırnağa silahsız dikilecek karşına, elinde bir tek kalkanı olacak.. Güzellik kardeşim güzellik.. Sana doğru yürürken sen takır takır sıkacaksın mermileri ve o mermiler seke seke seni bulacak.. Kendi aklının zehriyle kıvranacak ve belki öleceksin.. Lafın kısası; sana evler, şehirler kurduran ve o evleri senin istediğin insanlarla dolduran aklın, bir tek kişi yüzünden o şehirleri yerle bir eden felaketler konusunda da oldukça bonkör olacak."
Damon Kelven, 1598
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder