
Bulduğumuz CD'nin üstüne keçeli kalemle SİVİLLER yazılmıştı, film veya kitap özeti olmasını bekliyorduk nitekim içinde iki adet video vardır. Filmin birinci ve ikinci kısmı olduğunu düşündük ve ilk videoyu başlattık. Ciddi bir ofis, masa, iki büyük bayrak ve yaşlı bir adam vardı. Masanın üzerinde bir viski şişesi duruyordu ve adam elinde yarısına kadar dolu bir viski bardağı tutuyordu. Kameranın varlığından habersiz gibiydi, sonra birden kameraya döndü ve gülmeye başladı. Kravatını hafifçe gevşetti ve;
" Sizleri saygıyla selamlamak isterdim ama hiçbiriniz -kendimi ayrılmamalıyım- hiçbirimiz saygının zerresini hak etmiyoruz. Hem hak etsek bile bencilliğim beni size saygı duymaktan men eder! Öyleyse eğer birine saygı duyulacaksa bu ben olmalıyım." Tekrar gülmeye başladı; kahkahaları içten ve uzundu. "Sizler, yani masum insanlar, artık kimseden korkmanıza gerek kalmadı! Artık o periler sihirli değneklerini kıçlarına sokabilirler! Dünyanın barışını birer birer ellerinize bırakıyorum! Barışıp sevişmekte, savaşıp yarışmakta sizin elinizde..." Elindeki kadehi bir yudumda bitiriyor ve yenisini doldururken içten içten gülmeye devam ediyordu. "Evet, haklısınız masum insancıklar! Bana bu hakkı kim veriyor diye sormakta bin kez haklısınız. Bu hak ezelden beri sizin elinizdeydi zaten! Aşağılık, ikiyüzlü ve aç olmak gibi geçerli sebeplerinizden dolayı bunu kullanmayı sadece biracık ertelediniz, ben emanetinizi elinde tutan ve size masallar anlatan -hep duymak istediğiniz masallar- binlerce kölenizden sadece biriyim." Viski şişesini eline aldı ve kadehini ağzına kadar doldurdu ve bir dikişte içti. "Maalesef buraya kadar sahiplerim, artık bu küçük oyunu yasaklı kelimelerle devam ettireceğim: GERÇEKLERLE" sevinçle gülüyor içtenliği her halinden belli oluyordu. "Bana bakın, bana bakın... Yaşadığınız dünyada gerçek olan tek ayak sesi sarhoşlara aittir. Evet, sarhoşlar dışında hiç kimse bu oyunu bozmaya cesaret edeme ve ne büyük tesadüftür ki bütün kurallar bunu yasaklar! Bana bakın, sarhoşum ve benim size sunacağım gerçeklere saçmalama demekte özgürsünüz, inanın bu benim umurumda olmaz." Sendeleyerek koltuğuna oturdu, ceketini çıkarıp yere bıraktı ilginç bir şey yoktu bir sarhoşun komik veya mantıklı olmayan saçmalamalarıydı ama izlemeye devam ettik.
"Beni bu göreve getirdiğinizde bende sizler gibi bu oyunu hakkını vererek oynamaktan yanaydım. Yaşamak güzledi, yaşamak istiyordum! Bana sunulan her şey benim emeğimin karşılığıydı, sizler için çalışıyordum. Ama sonra dönüp bakınca isteklice ve haz alarak altına yapan koca adamların altını değiştirmekten başka bir şey yapmadığımı fark ettim. Siz keyfinizce pisliyor ve bunu temizlemediğim için bana küfürler ediyordunuz. Bununla yetinmiyor benden açlığını gidermem için ardı arkası kesilmeyen isteklerde bulunuyordunuz! O leş gibi kokan pisliklerini temizleyen ellerimle size bunları sunduğumda beğenmiyor ve yeniden bana küfürler yağdırıyordunuz." Adam geçmişteki öfkesinden bahsederken sakindi, sanki her şeyin hesabını sormuş gibiydi. "Siz sokaklarda gezip dolaşan her türlü hakka sahip birer melekten ibaretsiniz ve Tanrı sizi çok seviyor" Yeniden bir kahkaha patlatıyor "Sizi şeytanın bile kabul edebileceğini sanmıyorum. Çünkü sizler timsah gibi yediğini yavrularınıza bedel bir damla gözyaşı döken aşağılık yaşam formlarısınız! Size hizmet ettim hatta sizden biriydim, dedim ya yaşamak istiyordum. Yaşamak için doyman gerekiyor ama her geçen gün yeni şeylere acıkıyordum ve bu açlık geride kuru bedenleriyle daha fazla çalışan insan ve süt kokusu geçmemiş daha ok bebek cesedi bırakıyordu. Temizlediğim pisliklerin kokusu elime sinmişti ve ben bu işi yaptıkça bu kokunun kesileceği yoktu. Ailemden, çevremden ve çıktığım lüks otelin en tepe katından baktığımda bütün hepinizden tiksinmeye başladım, çürüyen bir cesede bırakılmış doymak bilmez sinek larvalarıydık. Belki de Tanrının bize kanat vereceğini düşünmemiz bu yüzdendir." Uzun bir kahkahanın ardından viskisinden küçük bir yudum daha alıyor. "Atalarımız ve bizler bu leşin sanıklarıyız! Masumiyet ifadesiz maskeler takıp birbirini düzen ama kiminle düzüştüğünü asla bilmeyenlerin katıldığı bir balo. Herkes bu balonun içinde ve kimliklerimiz açığa düşmedikçe hiç kimse bir başkasını bu balodan atamaz! Hepimiz masumuz! Midem bulanıyor, kusmam gerek sanırım... Hayır hayır.. Bu oyuna alıştım ben, sanırım viski çarptı. Benimle yola başlayan herkes hiç soru sormadan geçti bu tüneli ve sonuçta bu muazzam yapıda bir uzvun parçası olmayı başardı. Ben ise bu meraklı ve bağlanmaz hale düşünce k.ç deliğinden dışarı atıldım. Bu yüzden nasıl bir yapı içersinde yaşadığınızı daha net görebiliyorum çünkü ben dışarıdayım! Ait olamadığım bu kütle hayatımın orta yerinde bir tümör gibi büyüyor ve ben daha önce uyuşturucularla dindirilen ağrıyı beynimin orta yerinde hissediyordum." Eli alnında geziyor ve söylemek istediklerini düşünüyordu. Bu kayıtın neden olduğu ve benim neden bunu izlemek zorunda hissettiğimden çok bu konunun bağlanacağı yeri merak ediyordum.
"Her şeyi alınca ne olacaktım? Sizin küçük sırrınızı anlatmayı değil de sizin gibi olmayı seçseydim neler kazanacaktım? Bunlar umurumda değil, ben amacımın ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Artık yemekler karnımı doyurmuyor, arkadaşlarımın hepsine küfürler yağdırıp numaralarını sildim. Çalışmak, sadece vakit doldurmaktan ibaret benim için. Sivil ve masum bir insan olarak yaşamıma son veriyorum... Doktorum sarhoşken insanların libidolarının arttığını söylemişti, ama şuan sevişmek istemiyorum. Bakın buda büyük yalandır! Sarhoşluk sadece bu sivil ordunun gerçeğe en yakın olduğu ve kontrollerini kaybettiği andır. Yoksa bayanlara gösterilen her türlü imtiyazın altında cinsel bir dürtü yattığını biliyor bütün herkes. Ama bu görmezden geliniyor... Konumuz bu değil, tamam bu kez saçmaladığımı kabul ediyorum. "Bırakın artık oynamayı dostlarım! Ölen çocukların kanını binlerce kez arıtıp içmeyi masumiyet saymayın! Kendi kendinize iyi polis kötü polis rol oynamayın! Çevreciler fabrikatörlerle, Doktorlar ilaç şirketleriyle ve organ mafyasıyla, işçi liderleri işadamlarıyla deli gibi sevişirken bana bu dünyanın düzenine çalınan tek notanın varlığını ispatlamaya çalışmayın! Ben bütün kirli tekliflerinize susmamayı beynimdeki bu tümöre vurulmuş bir neşter olarak görüyorum! Sizlerden kurtuluyorum. Yaşamamacasına mutluyum!"
Görüntü karardı ve video sona erdi. Diğer videoda on beş saniyelik bir cenaze töreni görüntüsü vardı, çelenkler, siyah gözlüklü yüzler ve yakalarda bir resim. Resimdeki adam, az önce kahkahalar atan adamdı. CD'yi çıkardıktan sonra sustuk, konuşacak bir şey yoktu. Çok saçma olmuştuk, ne diyeceğimiz ve nasıl tepki vereceğimizi şaşırdık. Saatime baktım eve gitmem gerektiğini söyledim. Arkadaşımdan çıkıp eve doğru yürürken bu gece duyduğum sarhoş saçmalarını düşündüm. Biz sivil ve masum insanlar mıydık? Yoksa bütün pis işlerimizi ustaca yapan kuklalara sahip vantrologlar mı?
Bence her şey için bir kez daha düşünmek gerek.
Bu yazıyı bir kez daha kesmeden, kısaltmadan yayınlayacağım...
1 yorum:
Well for me its better to be more realistic.
Yorum Gönder