24 Eylül 2014 Çarşamba

Biri

Basit arabaları, gösterişsiz evleri, sıradan kıyafetleri ve parıl parıl parıldayan gülümsemeleriyle büyük zanaatkarları tanıyor musunuz? Seni, beni, bizi çok iyi bilen bu  hoşsohbet insanların ataları kralları sokaklarda çıplak gezdirip büyük bir ders verirken onların torunları krallıklar kurmak için dağ tepe dinlemeden dolaşmayı göze alıyorlar.


İyi niyetli ve görünüşte bizden farksız bu insanlardan biri sizin sıradan hayatınız dokunmaya lütfetse eminim şuan sizin farkınızda olmayan bir çok kişi için çok özel anlamlar ifade eden, hiçbir yere kımıldamadan cesaretin, zekanın ve umudun adı olurdunuz. Aynı çay bahçesine oturup, aynı ayakkabıyı satın aldığın hatta aynı yerde yemek yediğin bu  insanları uzakta arama, onların işinin bir parçası sana yakın olmak, seni tanımak...

Ruh terzileri diyebileceğim bu insanların işi çoğumuzda bulunan bir duyuşsal açığa uygun bir imaj çizmek ve bunu senin hikayene salıvermek. Gerisi tamamen senin eserin... Bu insanlar için yıkılamayacak ön yargı, yok edilmeyecek sevgi, kazanılmayacak başarı yok. Onlarla mücadele etmek anlamsız, şu saatte bile kendi eserleri binlerce kralın koruması altında ve her geçen gün yeni krallar bu kulübe katılmaya devam ediyor.

Oyun kurucuları tanımadan bizi kontrol etmelerine yarayan açığa bakalım biraz. Etrafında biten evlilikler, aşklar, dostluklar, antlaşmalar... Mutlaka hayatının bir yerinde bunlardan birinin parçası oldun ve bu gayet normal bir durum. Bitiş kısmı aslında bu olayda en normal olan kısım(düşünülenin aksine) problem olan başlangıç kısmı. Bizler otomatik pilotta işleyen bir sürecin sonucunda "ön yargı" yada "ilk izlenim" sahibi oluruz. İlk verileri taşıyan duyu organlarından sonra karşımızdaki kişinin hayatını beynimiz kendi yaşantımız, umutlarımız, isteklerimiz, beklentilerimiz, korkularımız ışığında şekillendirir ve bu bizim o kişi için geçerli imajımız olur. Bu her yeni durumda aynı şekilde gerçekleşmesine rağmen sürekli değişen yaşantı, edinilen bilgiler ışığında oluşan imajlar birbirinden farklı olur. Bu imajlar daha sonra kişi hakkında edindiğimiz bilgiler ışığında güncellenir ve dengeye oturur işte bu aşamada o halüsinasyon kaybolur ve biz gerçekle baş başa kaldığımızda son kararımızı verir.

İlk görüşte aşkınızı düşünün; eşsiz ve kesinlikle uğruna yapılacak nice çılgınlığı hak eden kişi değil miydi? Ne oldu da hayatını yaşamana engel biri olarak görmeye başladın onu? Anladık değil mi?


Ustalarımız bir kişi için  bu ilk imajı kurmayı başarabilirler ama görüldüğü üzre farklı insanlarda imaj oluşturan malzemeler (yaşantı, umut, kaygı, korku, beklenti...) farklı olacağından kalabalık bir kitle üzerinde aynı etkiyi oluşturmaları hem zor hem de kısa süreli olacak. Oyuna katılacak yeni bir oyuncu lazım. Bu oyuncu  kitleleri benzeştirecek, ustaların kontrolünde olacak ve her kesin başucuna konduralacak kralların tahtı olacak. Cevap: TV/Bilgisayar/Gazete/Sinema! Bu esntrumanlar topluma, duruma göre değişir ama bu muhteşem güçler sayesinde hem halüsinasyonların ömrünü kat be kat uzatabilir hem de krallığın sınırlarını çok çok ötelere taşıyabilirsin!

Sokaklar aynı espiriye gülen, aynı kıyafeti giyen, aynı yerlerde yemek yiyen, aynı şarkıları dinleyen yani yaşantıları benzer insanlarla dolu. Kaygı, korku, beklentilerimiz ise gündem sayesinde ustaların elinde toplanmış.Sonunda tahta çıkacak kralımız için hemen hemen çoğumuzun ilk izlenimi ustalarımızın kusursuz çizimine uygun olacaktır. Usta, bu imajı belki onlarca farklı hayattan kesip biçip birleştirmiş belki, bunun için müstakbel krala da belli bedeller ödetmiş olabilir. Ruh terzisi için başarılı bir iş demek gerçekten tapılan bir kral demek. Tahtında huzurla oturan bir kral aynı zamanda ruh terzisi için iyi bir referans ve sağlam bir güvence demek.

Elbette içinde insan olan her şey gibi bu işte de hata payı var ve bunun çoğunluğunu sanatçı,futbolcu, yazar, oyuncu, siyasetçi.. yani müstakbel kralın kendisi oluşturuyor. Bütün önlemlere, kusursuz imaj çizimlerine rağmen bazen canlı yayında, bazen ayak üstü çabucak sorulan bir soruda ve ya özel hayatının ortaya çıkan bir detayında görüyoruz ki kralımız şansızmanı fena dağıtıyor. Bu durumda iki yol söz konusu olur; gerçekten işini iyi bilen usta bu imajı düzeltmeyi seçebilirken vakti olmayan usta bu enkazı geride bırakıp yeni krallara zaman ayırabilir.  Ama ne yapılırsa yapılsın,ara sıra üzerinde aslında olmadığı bir insanın hayatını taşıyan kişi, soyunup attığı kendi benliğinin boşluğunda kendini çıplak hissetmekten ve açık yapmaktan kurtulamıyor.

Ruh terzileri için kusursuz bir kral en baştan kendi ellerinden var ettikleri krallar olacaktır. Ama bu normal bir insan hayatı için pek mümkün bir senaryo değil. Öyle tahmin ediyorum ki geleceğin ruh terzileri iyice gelişen bilgisayar gücüyle sanal kralları gerçek hayatlarımıza sokup onları da öncekiler gibi sevmemizi isteyecekler. Her cümlesi özenle yazılmış, sesinden görüntüsüne kadar herşeyi  ustalarca belirlenmiş  bir çok sanal karakter girdi hayatımıza ve onların ne kadar sevildiği ortada. Benim bahsettiğim teori bu kişileri gerçek hayatla ilişkilendirebilecek ,gerçekleştirecek  bir teknoloji...Bence ruh terziliğinin zirvesi.

Hiç yorum yok: