24 Kasım 2009 Salı

ŞARKI


Hayatımın sayfaları arasında birer taş plak duruyor. Gözlerimin önündeki tozlu sayfaların arasında başımın dönmesini, bu dönüşe takılıp tekrar inlemeyi bekliyorlar.Eğer bir anıyı tam ve eksiksiz hatırlıyorsam kesinlikle ya o anıya eşlik eden bir şarkı duymuşumdur o an, yada kendim bir şarkı tutturmuşumdur içimden, belki kederden belki mutluluktan..



Taş plak dedim az evvel, boşa değil... Her anı yol yol iz bırakır şarkılarımda. Dönüp o şarkıyı en baştan dinlediğimde başka bir mana kalmayacak şekilde yontulmuştur şarkı.

Kendi keyfim için dinlediğim şarkılar ayrıdır, hatta diyebilirim ki keyif aldığım müzik konusunda çok seçiciyimdir. Ancak bu anılara katık edilen şarkılar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Gülüp geçilecek, hatta dinlenmeye layık görülmeyecek şarkılar da vardır içinde en ustasının bile ayakta alkışladığı da.. Keyif almak için dinlediğim şarkılarda hep aynı coşkuyu duyarım, küplerin kırılırcasına çarpıştığı bu hengamede ya hüzün taşar ya kahkaha.. Anıların şarkıları bu yolcu treninden çok başka olmamakla beraber vagonlarında kaçak yolcular taşırlar bol miktarda... İçinde o anın eşyaları havası, denizi, güneşi,kokusu yüklüdür. Bu cansız vagonlardan aniden çıkan bir yüz insanı korkutur, çok uzaklarda bildiğiniz bu insanlar bu anıların şarkılardaki izinde size yine yetişmiştir.


İlkokul, ortaokul, lise, üniversite... Hepsinde ayrı ayrı anılar mevcuttur ve ayrı ayrı şarkılar. Bu öyle bir şey ki, bir anıya denk gelen bir şarkı başka bir anıyı kaldırmıyor... Böyle üst üste yazılan anılardan sonuncusu daima unutulmaya mahkum oluyor, tabi çok derin izlerle yazılmamışsa plağa... Beni çok alakasız bir şarkı dinlerken bulanlar benim müzik zevkimi eleştirmeye çok hevesli. Bazen güzel anıların içinde gezmek istemek suç değil elbet, gülü seven dikenine katlanır misali bende bu sataşmalara kayıtsız kalıyorum.

İlkokul 5.sınıfa geçtiğim bir yaz günü, balkonda hazırlanmış kahvaltıdayız ailecek. Radyoda bir türkü "Bülbülüm Altın Kafeste".. Sofradaki her şey, ailemdekilerin yüzleri bugün gibi aklımda.

Trenle öğretmenlikte ilk günüm için okula giderken, sanki trenle yarışırcasına uçan bir martı, iki koltuk yanımda sürekli öksüren yaşlı amca ve sabahın bu saatlerinde vagon vagon simit satan delikanlı ile gürültülü tren vagonu aklımda; tabi o sabah dinlediğim "Firuze" şarkısı da... 

Daha buna yüzlerce örnek verebilirim.Çoğu anılardan alakasız bu şarkılar onları ölümsüz yapmaktan başka bir amaç gütmüyorlar. Bugün bile bu şarkıları dinlediğimde aklıma tek gelen şey bu anılardır.


Belki her insanda vardır bu, belki birileri şarkılarda değil şiirlerde yada resimlerde buluyordur anılarını...

Zaten amacım farklı olduğumu söylemek değil, kendimi kendime anlatabilmek.