3 Mart 2012 Cumartesi
Eric'in Kravatı
Basit bir yaşamı incelemek vakit kaybıdır. Ancak basitlik tanımını yaparken algılarımızın verilerini kullanıyorsak her zaman bir hata payımız olacaktır. Sokakta yanımızdan gelip geçen sıradan insanlar için biz bu hata payımızı sıklıkla kullanıyoruz. Bilimkurgu filmler dışında uzaylıların dünyaya saldırısı hala gerçekleşmiş değil. Şu halde bunca kıyım, kayıp ve zararın sebebi olarak cezalandırdığımız insanlar hapishane hücresi veya tabuta girmeden önce bizlerin arasındaydı. Onlara kestiğimiz cezayı haketmeden önce onları durdurabilir miydik? Sıradan bir insan, Eric... Bakalım engelleyebiliyor muyuz?
Eric, ortasınıf insanların yaşadığı bir mahallede doğup büyüdü. Üniversite eğitiminden sonra bir vakıfta yönetici asistani olarak işe başladı. Çok fazla bir birikimi olmadan ve biriktirme hevesi gütmeden kendi maaşıyla rahatlıkla geçinebilmektedir. Eşinin küçük bir butiği vardır, bayanlara yönelik günlük kıyafetlerin bulunduğu bu butikte bazı kıyafetlerin tasarımı eşi Samantha'ya aittir. İşine yakın biryerde müstakil bir evde oturuyor, evli 2 çocuğu var. Çalıştığı vakfın sponsor olduğu futbol takımı maçlarına ve arkadaş eğlencelerine katılarak vakit geçirir. Çocuklarıyla her yaz mutlaka 1'er haftalık kamp yapmaya özen gösterir. Eşinin ve kendisinin anne babasını mutlaka ayda bir ziyaret etmeye özen gösterir.
Eric'in hayatına bakan biri onun bu sıradanlığını sıkıcı bulabilir. Oysa Eric herkes gibi hayatını devam ettirirken attığı her adımın kendisi için en iyisi olmasını isteyen, beklentileri olan bir insandır. İşte bizim algımızın hata yaptığı yer bu kalıp terimler ve kitap sözleridir. Eric'in beklentileri vardır, ancak bu beklentileri nelerden ve ya kimlerden biliyor muyuz? Doğru soruyu sorduğumuzda Eric'in hayatının kabuğunu açmış oluyoruz. Eric toplumun kendisi için belirlediği "birey modeli"ne uygun yetişmiş bir insan ve toplum üyesidir. Nedir bu model? Sınırlı kaynak ve imkanların bulunduğu çevre koşullarında "özgün" yetiştirilecek bireylerin bu kaynakların ve imkanların etkin kullanılmasına olanak tanımayacağını farkeden toplum bilinci tarafından oluşturulan "her duruma uyabilen" insan modeli. Bu durumda önemli olan bireyin varlığından ziyade toplumun varlığıdır, bu koşulsuz kabul görülen bir özveridir. Buna uygun düşmeyenler olacaktır, onların toplumdan dışlanması ve ya tam tersi toplum tarafından yüceltilmesi gerekebilir, her ikisininde toplumdan uzaklaştırma amacı taşıdığı dikkatten kaçmamalı.
Bu toplum bilinciyle yetişen Eric toplumda ihtiyaç duyulan mesleklere yönlendirilmiş ve bu yönde attığı adım iyi maaş ve ünvanlarla ödüllendirilmiş. Eric bilinçaltında kendisinin sadece bir piyon olduğunun farkındadır, kolayca değiştirilebilir ve yerine amaca daha uygun biri getirilebilir. Ona verilen iyi maaş ve ünvanlar da aslında yapılan işlerin aksamaması içindir. Toplum, ona sunduğu bu olanakların karşılığında işlerin aksamamasını, eşini kaybetmesi halinde bile bir-iki hafta içinde acısını yaşayıp "hayat devam ediyor" tesellisiyle işine dönmesini bekler. Eric bu şekilde yaşama adapte olabilmek için toplumun kendisine bakışını benimser ve hayatına uygular. Çalışma amacı değişen vakıf nasıl ki Eric'i çıkarıp bir kenara atabilecekse Eric'de hayatındaki her objeyi böylece çıkarıp atabilmeyi makul bir karar olarak görür. Zamanla Eric'in hayatında herşey bir kıyafet gibi görünmeye başlar. Oturduğu ev, arabası, eğlence arkadaşları, işlerin yoğunlaştığı zamanlarda anne ve babası bile.. Hayatındaki herşey Eric'in topluma olan hizmeti yanında değersiz bir kıyafet parçası olur ve çalışıp yorulan; yorulduğu için terleyen Eric hayatındaki kişileri bu koşullarda kendini rahat hissettirecek kişiler arasından seçer. Eric yanındaki insanların kendisine yakışıp yakışmadığını sorgularken ayna karşısında kravat seçer gibi düşünür. Ancak gün gelecek bu kafa yapısı onu toplumdaki rolü ile çok değer verdiği şeyler arasında seçim yapmak zorunda bırakacak belki. İşte o an Eric vazgeçemeyeceği (belkide kendi hayatı) şeyi korumak için bütün herşeyi göze almaya karar verbilecek. Geldiği noktada toplumu bir bütün olarak gören Eric'i durdurabilecek hiçbir bağlılığı kalmamıştır, o gerçeği bilincaltında özetlemiştir; "Bütün herkes piyon, hepsi değersiz.." Kapısının önünde eski sevgilisinden kalan kıyafetleri yakan kalbi kırık bir aşık gibi o eski hayatından arta kalan herşi yakmayı kendine bir hak görebilir. İşte o sıradan hayatın çöküşü.. Bugüne dek sıradan olan ve sokakta yanımızdan geçen Eric, ateşi bekleyen barut kıvamında hayatının temas ettiği her noktaya ince ince dökülür. Yeterli gücü varsa harekete geçmek ve bunca zamanlık aldatmacanın hesabını sormak için ayağa kalkar. Üzerine bastığı veya dağıttığı hayatlar ona "vicdan" ve "merhamet" soracak olur, oysa bilinçaltlarında aynı durumda olsalar aynı şeyi yapabileceklerini bilirler. Onlar aciziyetin ağızlarında bıraktığı acı tadı dillerinde ürettikleri bu kelimelerle gidermeye çalışırlar.Bu koşullar altında toplum onu yüceltip kendi yapısından uzak tutmaya da çalışabilir ve ya sessizce onun gücünü ya da hayatını kaybetmesini bekler. Bunlardan biri gerçekleştiğinde onu zalim ve ya zorba olarak etiketleyip örnek alınmaması için sayflarca kötüler.Eğer yeteri gücü olmadan harekete geçerse Eric yakalanır, tabuta veya hapse gönderilir. Toplum onu veya mezarını suçun cezası olarak etiketleyip gelecek kuşaklara tanıtır.
Eric'i yetiştiren toplum bilinci bu tür istenmeyen durumlar için varlığını Eric'e sürekli hissettirecek sembollerle hayatında yer alır. Başındaki şapka toplumun şevkat dolu elidir, boynundaki kravat ise ona yaptığı işten başka birşeyi düşünürse boğazına yapışacak elini gösterir.Sosyal hayat içersinde işlenen suçların bile varolması gerektiğini düşünen toplum bilinci için affedilmeyecek tek suç bu bilincin ta kendisini hedef almaktır.
Eric tüm bu kötü ihtimallerin gerçekleşmemesi halinde hayatına devam eder, sıradan bir şekilde. Bizler de onu bu şekilde tanımaya ve tanımlamaya devam edeceğiz. Ancak onda ve kendimizde farkedeceğimiz birşeyler olsun;
*Eric'in kravatından farklı desen ve şekillerde hepimizde var ve artık şapka takmamıza gerek görülmüyor.
*Hayatınızda size en yakın insanlardan bile vazgeçmemenizin sebebi bazen güçlü duygular yerine sadece çıplak kalma korkusu ve utancıdır.
*Eric hayatını dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın bir gün kendi hayatını savunmak zorunda kaldığında bilinçsiz bir şekilde tüm dünyanın kendisine karşı olduğunu hissedecektir.
*İnanç kişiyi toplum bilincine körü körüne bağlanmaktan korur ve gerçek hayatın sonsuzluğunu anlatarak umut verir. İnançların temelinde yapılan faaliyetler kişinin kendi gelişimini sağlamak içindir. Bu şekilde bir sonuç vermeyen bir inanç da o toplumun kişiyi ele geçirmek için kurduğu oyunlardan biri olabilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)