10 Mart 2011 Perşembe

Bi' Yere Kadar

 En güzel yemeği yapan insan olsaydım yada en iyi dans eden veya en iyi futbolcu... En yakışıklı adam olup en güzellerin bile aklını çelebilseydim mesela... Bu benden ne götürür bana ne kazandırırdı? Oradan oraya gezinip boy gösteren bütün yaptığı işle ünlenenler dışında aynı övgüyü hakeden okadar çok kişi var ki. En güzel yemeği yediğimi düşündüğüm kenar lokantasının aşçısını hiç alkışlamadım, resimlerindeki konuları seçişine hayran olduğum amatör ressamdan gidipte bir resim almışlığım da yok. Sadece bir kez şarkı söylediğini duyduğum arkadaşıma yıllar geçmesine rağmen o şarkıyı hala unutamadığımı da söylemedim.. Bende böyle olurdum herhalde, yani bilinen ama asla fazla dillendirilmeyen biri. Saydıklarım gibi bende dünyaya açılma, kendini pazarlama hedeflisi değilim bende amatör ruhu kaybetme korkusu var; üç kuruşluk bir oltayla balık tutmaya gitmeyi severim ama işin içine makarası, balık cinsine göre misinası, yemi iğnesi, saatine göre takım değiştirmesi gibi detaylar girdikçe hevesim kaçar, keyifleri en basit haliyle yaşamak varken bu işi stres yükü haline getirmem.

Oysa meydanlarda boy göstermek için "en iyi" olduğun konuda sürekli ayakta durmak adına her yeniliği ve değişkliği kollaman, hemen gardını alman lazım. Sana sataşanlara hazır cevapların ve dost görünümlü düşmanlara karşı kalın setlerin olmalı.  Ben bunca dengeyi gözleyip sürekli bir sonraki hamle için kafa patlatırken köşe başı lokantasının aşçısı ailesiyle güzel güzel sohbet ediyor olacak, ressam sigara almak için girdiği bakkaldan iki birayı da sardırıp çıkacak ve akşam müzik dinleyip içecek.. Ben? Onların benim gibi meydanlara dökülmemesi için her yere yetişmeye her deliği tıkamaya çalışacağım.
Bana satış konusundaki engin tecrübesini aktaran adamın oynamak için aldığı oyun konsolunun 2 ay hiç açılmadan bekledikten sonra çalındığını duyduğumda tamam dedim, senin yolun belli. Kimseyle uğraşmadan ama formdan da düşmeden birşeyler yapmak lazım.  Hayat sıradanken güzel, kalem gibi sivrilmeye çalıştıkça seni tıraşlıyor azar azar.

İşini en iyi şekilde yapanlara saygım var, birçok kişi bu özveri sayesinde mutlu mesut yaşıyor ancak bunlar içersinde benim en çok takdir ettiklerim işlerini maddi ve manevi beklentiler için değil kendi öyle istediği için iyi yapanlar.  Yani yaşadığı hayatı sevdiği işte hiçbir kaygı gütmeden geçiren insanlar.. Ama arada sırada onlara da bu "iyi"liklerini söylemek lazım. Ben bu konuda öncü olmak adına o şarkıya ayrı bir tat katan sesten başlayacağım.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

benim fikrimi biliyorsun zaten ;)