KAĞIDIN HADDİ: Oyuncak Asker

21 Ocak 2014 Salı

Oyuncak Asker

Herşeyiyle kusursuz bir taklitti vitrinde duran oyuncak komutan

emrindeki sayısız oyuncak asker raflarda diziliydi

yanı başında onu sevinçle alkışlayan maymunlar

ve korkusundan taş kesilmiş biblolar vardı

....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom)

Kağıt Gemi

-Oğlum Neo, sen tayin isteyecek misin bu sene?
-Ne tayini abi? Nereye tayin?
-Oğlum direniş bi burda değil ki, bi çok yerde var. Zorunlu hizmetin bitince tayin isteyebiliyorsun.
-Zorunlu hizmetim bitti mi abi?
-Bitti bitti. Bak şurada liste var, seç bi yer yaz.
-Abi sen beni göndermeye mi çalışıyon?
-Yok yav, senin için diyorum. Burası pahalı, geçinmek zor. Bekar adamsın daha iyi yerler var, para biriktirirsin.
-Yok abi yok. Ben memnunum yerimden, sen git istersen. Sen de bekarsın, hem yaşlandın artık daha çok toprağa, fideye ağaca...
-Yaprağa bak seeen! Lan sen ne ara adam oldun da beni  gönderiyon. Ben olmasam Super Mario altınını bozduracak gelmiş bana caz yapıyor.
-E sen niye beni göndermeye çalışıyon?
-Lan bütün gün yatıyon burada, seçilmiş adam yer ama çalışır sen çalışmıyon. Anca uçmalı zıplamalı aksiyon bekliyon. Beş kilo yiyip on kilo s.çıyon. Buramıza geldi artık.
-Bi de hikaye yazdın zorunlu hizmet falan, ayıp be abi.
-Çünkü zoruma gidiyor böyle yaşaman!

....

-Oğlum Neo, gemiyi sağa çek bi.
-Hayırdır abi? Çevirme mi var ilerde?
-Yok lan, burası bizim mola verdiğimiz yerdi eskiden. Buradan bakıp dünyayı  kurtardığımızda sahip olacağımız küçük hayatların , basit zevklerin hayalini kurardık. Gezip görmedik yer bırakmadıktan sonra tabi... Ama olmadı...
-Dünyayı kurtaramadınız.
-Yok be oğlum, kendimizi kurtaramadık ki dünyayı kurtaralım. Zaman, makinelerden daha zalim bir düşman.
-Kimdi abi o?
-Eski bir arkadaş. Derler ki eskiden var olan ağaçların yaşını kestiğinde halkalarını sayarak bulabilirsin. İşte onun gibi eski bir arkadaş da kopup gittiğinde insan, anıları sayarak kendi yaşını hesaplıyor. Çok mu yaşadık be Neo? Bu bitişler, gidişlere kadar gelmemek mi gerekirdi?
-Bitmiyor ki abi bir şey, insan anıları ölçüsünde dostlarında yaşıyor. Anlar varsa hala hayattasın demektir.
-Anılar ölçüsünde evet...

....

-Oğum Neo, senin kodlara baktılar geçen. Böyle altın gibi parıl parıl maaşallah. Nasıl yaptın lan? Bize de söyle biz de yapalım.
-Orjinali öyle abi, seçilmiş adam kodu öyle oluyormuş.
-Ha sonradan olmuyor yani?
-Yok abi, boşuna umut vermeyeyim size. Bizim de farkımız bu, yapacak bir şey yok.
-Sen içerdeyken hocana artistlik yaptın diye okuldan atıldıydın de mi?
-Evet abi, niye sordun?
-Burada da bana böyle artistlik yapınca hak verdim atasözüne.
-Hangi söze abi?
-Eşşeğe altın kod yazmışlar eşşek yine eşşek!
....

-Oğlum Neo, sana daha önce söyledim mi bilmiyorum. Ama seçilmiş olduğunu  düşünüp uyandırdığımız ilk kişi sen değildin.
-Hadi ya, söylemedin abi. Onun olmadığını nasıl anladınız?
-Aslında elinden iyi iş çıkıyordu, gözleri civil civil oynuyordu. Hatta ajanlara mini etek bile giydirdi o derece iyiydi.
-Ee , iyiymiş işte. Seçilmiş adam olmadığına nasıl karar verdiniz?
-Valla günahını almayayım seni görünceye kadar mırın kırın ediyordum ama seçilmiş adam değil diyemem. Adam senden iyiydi kodlamada vs, hakkını teslim etmek lazım.
-Haydaa, beni de gömdün iki dakikada. Madem öyle nerede bu adam? beni niye uyandırdınız abi?
-Dur lan, hemen babası harçlığı kesmiş ergen gibi "Bön mö östödöm dönyoyo gölmoyü" moduna girme. Dediğim gibi adam iyiydi de böyle ineklerin esprileri çok kötü be oğlum. Çekilir gibi değildi.
-Nasıl yani? Abi adamı espri yapamıyor diye mi harcadınız?
-Öyle böyle değildi lan, ona özellik yüklerken "Bana çok yükleniyor'sunuz abi" diyordu, Matrixe bağla dediğimizde kabloyu eline alıp "Tut şunun ucunu döşeyelim abi" diyordu; matirxe bağlananların pantolonlarını indirip "Bak bak, Nedim indirime girmiş" diyordu, durup dururken "Şu Matrixin önü bir uzun WLAN" diye türkü söylemeye başlıyordu...
-Aboovv, abi neymiş o öyle ya. Çekilir dert değil. Ee ne oldu ona?
-Bunun elini kolunu bağlayıp ajanların önüne attık, dedik eti sizin kemiği bizim.
-Direnmedi mi?
-Ona seni onlara Truva Atı olarak yolluyoruz dedik yedi salak.
-Ne yaptı ajanlar ona?
-Hakkaten ata çevirdiler adamı, hipodrom hipodrom koşturuyorlardı en son.
-Geçen sene makinelere yerimizi belli ettiğim zaman bana da "Seni içeri Malware olarak sokalım, içerden çökert" demiştin.
-O yaptığın büyük mallıktı ama, geminin yarısını biçtiler senin yüzünden. Üç gün sinirimden uyuyamadım. 
-???!!

....

-Oğlum Neo, sen ağaçların rüzgarlara kapılıp söylediği şarkıları dinledin mi?
-Dinledim abi, bizim köy ağaçlıktı. Yazın her gittiğimizde bahçeye uzanır kavak yapraklarının şakırtısını dinlerdim.
-Bak şurada bir avuç insanız, evimizde duvarımızda bir ağaç resmi yok. Bir çiçek çizmemişiz şu gri betonlara. Bizi bugüne getiren ne kadar b.ktan şey varsa hepsini tıkıştırmışız da ne için savaştığımızı unutmuşuz.
-Ama abi..
-Yok yok,öyle yada böyle... İnsanları uyandırmadan önce burayı bir göstermeli. Makinenin senin köyündeki kavak ağacına kadar tasarladığı muazzam inceliğe karşı bir kara betona çiçek bile çizememiş  insan vasatlığı. Biz bu savaşın gönüllüsü değil mecburuyuz Neo, başka çaremiz kalmamış. Hiç olmazsa onların olsun.
-Haklısın abi..
-Bir daha Matrixe sızınca sizin köye gidelim Neo, kavak sesi iyidir.

....

-Oğlum Neo, sen en başta makineleri bize karşı savaşmaya iten sebep ne biliyor musun? 
-Valla ben onların da haklar istediğini ama insanların onları küçümsediğini okumuştum. 
-Yok oğlum, onu biz uydurduk. Gerçek sebebi millet öğrense burada savaşacak adam bulamayız. 
-Niye abi? 
-Oğlum farz et ki William Wallace İngilizlerle özgürlük ve bağımsızlık için değil de etek boyu konusundaki anlaşmazlık yüzünden savaşıyor. Sen katılır mısın savaşa? 
-Öff be abi, söktün attın koca filmin gönlümdeki tahtını. Başka örnek mi yok? Katılmam tabi. 
-İşte öyle bir sebep bizimkisi de. 
-Ne oldu yani? 
-Hiç bilme daha iyi, ilerde anlatırım.

....

-Oğlum Neo,düğüne geliyor musun akşam?
-Yok abi, salgın var millet hala düğün derdinde. Ben evde oturcağım akşam.
-Niye len? Gel iki insan görürüz, korkma masanı ayrırırız senin.
-Yok abi yok, ben böyle iyiyim. 
-İyisin tabi iyisin.
-Abi sen bir şey mi diyeceksin?
-Lan oğlum sen ne pis bir adamsın lan. Yatağının altında kese kese çeyrek altın çıktı, etinden et kopuyor bi düğüne gidecem de birine bi tane çeyrek takacam diye. Sen ne ara aldın o kadar çeyreği? Biz adam bizi kurtaracak diye bekleyelim adam yedi sülalesini kurtarma peşinde.
-Abi valla zamanı gelince kurtuluş için harc..
-Lan bırak! Kurtuluş için altın biriktiren adam kesenin içine "Bunu habersiz alan iki cihanda gün yüzü görmesin" diye beddua koyar mı? 
-Abi valla ayıp ediyorsun. Kendimi düşünsem gider o altınları yerdim. Bak, biriktirmişim ki zamanı gelince ihtiyaca gitsin diye.
-Laann yüzüme yalan söyleme bari dingil. Daha geçen benim yeğenin nişanı için borç istedim de g.tündeki donu gösterip "Olsa bunu mu giyerim abi" diye iki saat zırladın. Sırf o haline acıdım da yeğene nişanlık alırken sana da bi eşofman aldım. Meğer beyimiz g.tünü bile altınla siliyormuş da haberimiz yokmuş.
-Abi lütfen ama,
-Hadi hadi, senin altınında gözümüz yok. Bize değil de hiç olmazsa anana iki çeyrek ver de kadın dişlerini yaptırsın.

.....

-Oğlum Neo, pencereye daldın gittin, ne düşünüyorsun?
-Abi mutluyum, umutluyum...
-Valla mı? Yine kelebek mi gördün lan? Oğlum onlar kelebek değil, adamlar dron yolluyor bizi  bulmak için. Kaç defa diyecez sana?
-Yok abi, onu anladım artık. Beni mutlu eden şey nihayet bir adın geçmişi olmak.
-Haa, geçen dediydin. Hadi hayırlı olsun. Adı ne?
-Neyin adı ne?
-Geçmişin?
-Mecaz abi o.
-Mecaz nasıl bir isim lan?
-Mecaz değil!
-Maraz değil!
-Gülce semavi bir afet!
-Hah! Bu güzel, hayırlı olsun yeğenim.
-Aaa! Abi büyüksün.
-Biz büyüğüz diye mi size güneş değmiyor, size güneş değmediği için mi bu kıtlığınız bilemedim.

....

-Oğlum Neo, makineler sana mesaj yollamış.
-Ne diyorlar abi?
-"Bir sekme ne kadar gizli olabilir Neo?" demişler.
-Vay şantajcı p.zevenkler! Allah düşmanın bile mertini versin abi.
-Lan oğlum genç adamdın, yetişkin içerik bakman normal. Takma boşuna oradan birşey çıkmaz.
-Yok abi, yetişkin içerik değil.
-Siyasi mi? Fantezi mi? Borsa mı oynuyordun? Uyuşturucu mu satıyordun lan yoksa elalemin bebelerine??
-Abi söyleyemem, senin dilin daha beter. İnsan içine çıkarmazsın.
-Sen bilirsin, ben de makinelere yazıyorum "Sizden korkana size girdiği kadar kablo girsin" diye.
-Abi  yapma tamam. Ölümü gör, kimseye söylemeyeceksin?
-Lan tamam, söyle ne gizem yaptın arkadaş.
-Bebek giydirme oyunu oynuyordum, boş vakitlerde. Valla öyle beş dakka falan, bağlantı yavaşladığında.
-Lan bırak, o sitelerin hepsinde hayvan gibi flash animasyon var, bir sürü kıyafet bir sürü tema. Ne beş dakkası?
-Aabi? Sen nerden biliyon bu kadar detay?
-"IIbi sin nirdin bilyin bi kidir". Ben yeğenime açıyordum oğlum nereden bilicem. 
-Neyse abi, en azından senin diline düşmem.
-Tamam çok şaapma, dön önüne çalış. İki gündür yarım sayfa kodu bitiremedin.

....

-Abi hani bizde siyahi, beyaz, kızılderili gibi deri bazlı bir sınıflama var ya?
-Irkçılık yani, ne lafı dolandırıyon oğlum. Ee?
-Acaba makinelerde de var mı böyle ırkçılık? Mesela ajanlar tutup sondalara üstünlük taslıyor mudur?
- Güzel soru lan, bak bunu hiç düşünmemiştim. Ama bence yoktur.
-Niye abi? Hani sen diyordun bunların vizyonu dar çünkü kodlarını yazan insanlar kadar olabilirler diye.
-Oğlum  bize baksana, her birimizin tarihinde diğerine yazılmış binlerce küfür ve hakaret var. Uzayı görmemiz bile birbirimiz bitirme hevesimiz sayesinde olmuş. Mahkemeler akrabalar arası davalarla dolu.
-Ee abi?
-Ee'si koçum, eğer böyle ırkçılık falan olsa birbirlerinin kıçını laciverde boyamaktan bize saldıracak fırsatları olmazdı.
-Belki de boyuyorlardır abi, biz farketmiyor olamaz mıyız?
-O da bizim delikanlılığımız aslanım, biz düşmanın g.tüne bakmayız.

....

-Oğlum Neo, geçen bir kitap okuyordun, konusu neydi?
-Bir adamın bir robot kadına aşık olması ile ilgiliydi abi.
-Ne oluyor sonunda? Kavuşuyorlar mı?
-Sonunu mu merak ediyorsun? Abi kitap okumak da aşık olmak da bir serüvendir. Serüvenler sonlarına göre değerlendirilmez.
-Oğlum bana mı artistliğin tutuyor? Geçen Tirinity bir film sordu  baş roldeki adamın anasının başörtü rengine kadar anlattın. Serüvenlerin sonu sorulmuyor ama ana bacı karıştırmak serbest he mi?
-Tamam abi, senle baş edilmez. Kavuşamıyorlar, kız "Ben çok boyutlu bir düşünsel birime sahibim,bir gün seni kaybedersem bütün bu zihinlerde kaybının acısını yaşamak binlerce yılımı alır." diyor.
-E adam da demiyor mu "Benim de bir hayatım var, ve bu hayatın geri kalanında seni kaybetmenin ağırlığı gölgesinde güneşsiz, çiçeksiz ev meyvesiz bir ağaç gibi gün be gün ayakta bir mezar taşı olmaktan başka yolum olmayacak" diye?
-Aabi sen ne yaşadın? Bu ne biçim cümle böyle, ciğer çürütür.
-Ee biz de yaşadık bir şeyler zamanında. 
-Kurbanın olayım söyle? Kimdi sana bunları yazdıran kadın?
-Ne kadını lan! 95 model Şahin'im vardı benim. Evin taksidi için sattım. 
-Abi Allah seni bildiği gibi yapsın,kabahat sana inananda.
-Ne var lan dingil? Robota aşık adama inanıyon da arabasına aşık adam mı çok geldi.

....

-Oğlum Neo, dışarda hastalık var. Sakın dışarı çıkmayın, ellerinizi yıkayın.
-Abi, biz makinelere karşı bir isyan başlattık. Daha dün sigaranı lazerle yakmak için ters takla atıp sigaranı robotun silahına denk getirmeye çalışıyordun.
-Ee? İş oğlum o, mecbur yapacaz. Ne yapalım eve ekmek getirmeyelim mi?
-Abi sen neyin peşindesin? Dalga mı geçiyorsun?
-Yok be oğlum, senin için tuvaletten çıkınca elini 5 saniye yıkıyor, midemiz bulanıyor bi konuş abi dediler de. Ben de kibar olayım, yüzüne karşı da "G.tünü sildiğin elle milletin ensesine kablo bağlama" demiyeyim dedim.
-Ama dedin.
-Çünkü b.kunu çıkardın sor sor. Efendi gibi tamam abi de geç
-Peki dışarı niye çıkmıyorum?
-Lan sanki dışarı çıkınca parka, sinemeya mı gidiyon? Markete manava gidip de nimete dokunma diye dedim.
-Aaaa

....

-Oğlum Neo, virüslere karşı ne kullanıyorsun?
-Abi ben Kaspersky kullanıyorum. 3 aylık ücretsiz üyelik kaptım, bitince bakacaz artık.
-Oğlum Salih, bak bizim dolaba bulaşan virüsün kaynağını bulduk.
-Ne diyorsun abi? Ne virüsü?
-Beleşçilik virüsü, boş mezar bulsa girecek virüsü.
-Abi anlamıyorum?
-Lan öküz boynuzu, dünya senin üstüne mi dönüyor sanıyorsun da dolapta gördüğün her lokmayı mideye indiriyorsun? Dünden kalma sarmaları bitirmişsin?
-Abi ne malum benim yediğim? Nereden biliyon?
-Sıs sıs, benim beleş antivirüs testim asla şaşmaz. Bir daha görürsem kırarım boynuzunu, dünyan şaşar.

....

-Oğlum Neo, esir alınmış bir hayatın her saniyesinde bu esarein farkında olmak nasıl bir duygudur sence?
-Sancılı abi... Hele bu esaret kendi evinde, kendi ailende, kendi arkadaşların, kendi sevdiklerinle  örülmüşse..
-Peki bu esaretteki biri kaçmayı mı denemeli, merhamet mi beklemeli?
-Merhamet... Seni esir ettiklerini fark etmeyi gerektirir en başta. Ama farkında değillerdir çoğu kez. Kaçmak ise bir kez başladı mı  sonu gelmez bir alışkanlık olur.
-Yani? Ne yapmalı sence?
-Bence, BMC!
-Hooop!! Tamam lan tamam! Felsefe vanasını kısın, kulaklardan akmaya başladı bunun. Bu adama gizli gizli İbrahim Tatlıses yükleyeni bulursam yakacam haberiniz olsun. Oğlum Neo, nasıl oldun? Biraz güncelleme indirelim mi?
-Tabi tabi
-Senin o tabini tabini...
-...
-Lan bana da mı???

....

-Oğlum Neo, sen askerliği nerede yaptıydın?
-Ben askerlik yapmadım abi, tecil ettirmiştim sonra siz uyandırdınız.
-Ohaa.. Lan ayıp ayıp, o kadar ekmeğini yedin makinelerin askerlik yapmadan kaçtın mı?
-Abi ama maki..
-Bırak bırak, biz kızıyoruz sövüyoruz makinelere ama hepimiz askerliği yaptıktan sonra ayrıldık. Makinelerin yerinde olsam sana hakkımı helal etmem.
-Abi ama...
-Hadi hadi, vatanınız bırakıp kaçıyorsunuz buralara geliyorsunuz. Ayıp be..
-

....

-Oğlum Neo, bir daha seninle operasyona çıkarsam bana da adam demesinler. Lan g.tümüzü kesiyorlardı az kalsın sen şov yapacan diye.
-Abi beni biliyorsun,dövüşte, savaşta müzik olmadan moda giremiyorum. Şu kadarcık şeyi de çok görüyorsan ooo
-Lan şarkısına remix yaptığım, adam gibi şarkı seçtin de ses mi çıkardık? Oğlum makinelerin yüzüne yüzüne İzzet Altınmeşe'den Düğmeli mi çalınır lan? Heriflerin gözü döndü lan! Düğmeli ne lan? Sen nereden öğrendin oğlum o şarkıyı?
-Abi hareketli parça diye..
-Gördün işte hareketi, Allah'ın denyosu. Koskoca makineye döner bıçağı çektirdin lan, makine lan bunlar makine. Adamların yüzlerce yıllık gelişmişliğini söktün attın lan.
Bak bakalım pardesümün sırtı kesilmiş mi?

...

-Oğlum Neo, sen bu Trinity'i seviyor musun gerçekten?
-Yaani, aramızda bi uyum var. Ama tabi geleceğe bakmak için biraz zaman lazım. Sonuçta aile, yuva önemli konular.
-Tamam tamam ben anladım.
-Ne anladın abi?
-Kız güzel hoş ama ben bunu anamın elini öpmeye nasıl götürürüm? Bu kız kahve yapmaz, temizliğe yardıma gitmez, bir de üstüne üstlük anneme çemkirir, diye düşünüyorsun.
-Aabi, elini ayağını öpeyim nasıl yapıyon bunu bana da öğret?
-Ee biz senin gibi düğünlere anamızın pastasını emeye gitmiyorduk yeğenim, hep gözlem bunlar.

....

-Oğlum Neo, bakıyorum da hep eski filmleri izliyorsun. Hayırdır,nostalji kafası mı?
-Yok abi, izleyecek birşey yok bakıyorum öyle.
-Haa iyi iyi, hiç sevmem nostalji kafasında adamı.
-Biliyorum abi, söylemene gerek yok.
-Nerden biliyorsun lan, hiç söylmedim ki daha önce?
-Sende ilk görüşte anlaşılan annesinin naftalin kokulu çeyiz sandığını karıştırırken fırlatılan terlikle zıbarmış çocuk kafası var.
-Yuh! Lan siz PES oynuyoruz ayağına benim hafızaya mı bağlanıyonuz lan geceleri?
-He he he , "Anneeaa valla açıktı anneaaa."" ho ha ha.. Ahh! ne vuruyon abi ya!?
-Layn?! Adamları isyana katalım diye uyandırdık işleri güçleri itlik serserilik. Yüz verdik diye oluyor bu, sizi eşek gibi çalıştırmak lazım hata bizde. Seçilmiş adammış, ne seçilmişi resmen s.çılmış! Lan gel buraya bak adam gibi söyle nerelere girdiniz başka?
-Başka birşey yok abi, nereye giricez yanlışlıkla şey yaparken girdik. 
-Yürü lan, git makineyi falan bul, ajan majan yok et gözüm görmesin seni.
-Tamam abi, rastlarsak şeyi de dövelim mi?
-Kimi?
-Sen kızla kesişirken ensene tokat kıçına tekme atıp seni içeri sokan lisedeki beden öğretmenini ho ha ha ha 
-Laaann! Oğlum Allahını seven şurdan bana bi kablo versin, oğlum senin beynine öyle bir girecem ki donunu çekmek için dsl modem bağlantısı gibi üç saat bekleyeckesin. Kaçma laaan!!

....

-Oğlum Neo,en çok eksiklğini hissettiğin şey ne?
-Bağ.. Kendimi hiçbirşeye bağlı hissetmiyorum abi.
-Niye len, her gün Play Station'a bağlanıyorsun ya enseden.
-Öyle değil, yani bir çiçeğin bile bu dünyada filizlenmek için hissettiği bağ; sürmek, var olmak ve bir adın geçmişi olmak gibi..
-Hov hov hov! Yavaş aslanım, haddini geçtim sen beni aşmaya kastediyorsun!
-Sen, ben bir iz bırakmadan yok olduğumuzda bile herkes şu papatyanın ismini bilecek abi. Bizde bu bağ yok.
-Ambulans!! Tuz ruhundan içki mi yaptınız, ensesinden çakmak kıvılcımı ile mi dürttünüz ne yaptınız da yaktınız lan çocuğu! Ambulans!!

....

-Oğlum Neo, vademiz dolarda terki diyar edersek cenazemde arkamdan ne dersin?
-İyi adamdı derim.
-Ne lan öyle? Peynir miyim ben iyi-kötü tek kelimeyle tarif ediyorsun! Adam gibi söyle.
-Yeniden insanlık adı altında kurulacak bir dünya uğruna o dünya için zerre kadar heyecan ve hevese sahip olmadan çalışıp durdu. Heyecan ve heves olmadan yaşadıklarını saymazsak eğer, o hiç yaşamadı ki öldüğüne inanalım.
-Oğlum bu ne lan? Filozof cenazesi değil oğlum bu! Eşimiz dostumuz gelecek ne öyle heves heyecan falan? Sen iyi adamdı de yeter. Hevesmiş heyecanmış töbe töbe.. Sanki pavyon işletiyoruz..

....

-Oğlum Neo, makinelerin kullandığı insanlar mı yoksa makineleri kullanan insanlar mı öncelikle kurtarılmalı?
-Makineleri kullananları niye kurtaralım ki abi?
-En başta başımıza bu belayı açanlar hep makineleri daha fazla kullanmak isteyenler değil mi?
-Annem hep "Sen önce kendini kurtar, sonra millete akıl ver" derdi.
-Lan!? Sen bana laf mı sokuyon önce kendini kurtar falan diye? 
-Estağfurullah da yani daha ensemizde 5 cm'lik kablo prizi varken Felsefe yapmay.. Ah! Ne dedim ya!!
-Yürü lan! Git Tuğla Kiremitçi kitapları yüklesinler sana da biraz insan ol.
-Tuna o..
-Lan!? Bak hala!

....

-Oğlum Neo, senle öyle böyle yedi yılı devirdik. Bunca zamandan sonra neyi farkettim biliyor musun?
-Mücadele etmenin, aynı amaç uğruna hareket etmenin güzelliğini mi?
-Yok o değil..
-Benim  göründüğüm gibi şımarık, kendini beğenmiş adam olmadığımı anladın tanıdıkça?
-Yok ya..
-Makinelerle mücadelenin insanların gerçeği kabullenmesinden daha kolay olduğunu mu?
-Yok yok..
-Neyi farkettin abi?
-Oğlum biz aslında senin üst kattaki adamı uyandırmak istemişiz lan. Sen adamın modemden otlanınca seni o sanmışız.
-N Nasıl yani?
-Valla yeni farkettik, hakkını helal et. Senin de beynini yaktık yükleye yükleye.. Ben de diyorum bu vaadedilen adam niye bi b.ka yaramıyor.
-A abi??
-Ağlama lan, al bi sakinleştirici iç.
-Ama bu.. Bu hap mavi??!!

....

-Oğlum Neo, Terminatördeki gibi bir şansımız olsa da geçmişe göndersek seni, hangi zamana gidersin?
-Tavşanı takip ettiğim güne giderdim abi..
-Niye lan? O gün gerçeği öğrendin ya..
-Abi, gerçek diye birşey yok. Biz bu savaşı gerçeği yaymak için değil, yalan bize yetmediği için yapıyoruz.
-Oğlum sen iyice anarşist oldun bak..
-Hadi abi hadi, sen anlamazsın beni.
-Lan! Abi Camel'in gerçeği daha iyiymiş diye benim paketten otlanırken iyiydi di mi!

....

-Oğlum Neo, sen ilk dayağı kimden yedin?
-On-on iki yaşındayım, koşa koşa mahallenin aşağısındaki boş arsaya top oynamaya gidiyordum. Birden karşıma çıktı, çarpmamak için durmaya çalıştım ama duramadım tökezleyip yere düştüm.
-Ee niye dikkat etmiyorsun diye mi daldı?
-Yok, yanıma geldi "İyi misin?" diye sordu. Muhteşem gamzeleri benim olanca salaklığıma rağmen hala hafif bir tebessümün ucundaydı. Yerden kalkıp gözlerine baka kaldım..
-Kızla mı karşılaştın lan? Sonra abisi geldi verdi odunu di mi?
-Hayır abi, "Yok birşeyim" dedim, başka söz çıkamadı ağzımdan. O da yürüyüp gitti..
-Ee, dayak?
-Göğsüm her adımında yumruklandı o giderken, ben ilk dayağı kendi kalbimden yedim abi..
-Lan! Ağlattın beni it cambazı! Gidem de bi Müslüm karışık yükletem... 
-

....

-Oğlum Neo; Harcandıkça kazandıran şey nedir?
-Şimdi sen benden mallık akan bir cevap bekleyeceksin ama ben sana düzgün bir cevap vereceğim; Arkadaştır.
-Nasıl  lan?
-E abi bir arkadaş harcanıyorsa mutlaka beklenen bir kazanç vardır. ufak büyük farketmez.
-Ben şey dersin sandımdı.. ben de Umut diyecektim de neyse, sonra şey yaparız...

....

-Oğlum Neo, bu geri zekalı makineler bizimle uğraşacak yerde uzaya bir üs kurup da orada full time güneş ışığıyla yaşamayı neden akıl edemiyor?
-Ne de olsa onlarda topraktan abi, koyup gidemiyorlardır herhalde..
-İşte bu, onların kodlarını yazan insanların vizyonu göğü zaptetmeye yetmedi ki onlar göğe çıkmayı akıl etsin.
-Yerini yurdunu bırakmak zor zor.. Çok zor...
-Len sen gizli gizli karışık fantezi kaset mi yüklüyon kendine?

....

-Oğlum Neo, okulda en çok hangi dersi severdin?
-İngilizce abi
-Niye len, sende beden dersi için içe eşofman giyecek tipi var.
-İletişimi seviyorum abi ben, bir dil bir insan iki dil iki insan..
_Bırak len bırak, bilgisayarında envai çeşit chat, sohbet uygulaması kurmuşun. Biz biliriz o iletişim yollarını...
-Abi, dünyayı takip etmek amaçlı..
-Ulan şu dünyayı hep Ayça, Melis ile mi takip edecen, bide Hakkı olsun len?
-Abi..
-Sus sus..

....
-Oğlum Neo, insan saati neden koluna takar bilir misin?
-Koluna girince dost olduğunu düşünür diye...
-O da güzelmiş ama bence elini verdiğin herkese zamanını da vermen gerektiğini hatırlamak için..
-Saygım sonsuz abi

....

-Oğlum Neo, kedi sever misin?
-Yok abi, nankör derler kediler için...
-Nankör değil o hayvanlar,sana bana bir lokma için minnet duymadıkları için insanların uydurmasıdır o.
-Olsun, tüy müy dökerler neme lazım..
-Aşağıya in sendeki bu gündelikçi teyze kasetini silsinler...

....

-Oğlum Neo, beyaz tavşanı takip et diye yazdığımda gelen kız güzel olmasaydı peşinden gider miydin dinine imanına doğru söyle?
-Abi zaten tavşan deyince bi beklenti içine giriyor insan, güzel olmayaydı  oturur xbox oynardım.
- Ben kızın abisiyim dediğimde nası it gibi titremiştin hatırladın mı?
- Bi de videoya kaydetttin abi, valla ayıp oldu..
-Ne ayıbı lan kırlangıç, tavşan avlamak kolay mı?

....

-Oğlum Neo, sevdiğin kıza uzun süreli bir birliktelik düşündüğünü nasıl bir hediyeyle anlatırsın?
-Çeyrek altın veririm abi..
-Nasıl lan?
-Abi çeyrek dediğin sözden, nişandan, düğünden çocuğun sünnetine kadar her durumda akla gelen ilk şey. Bundan daha uzun ilişki anlatan hediye var mı?
- Bak şimdi.. Duygulandırdın beni it cambazı.

....

-Oğlum Neo; sana hayatın sırrını vereyim mi?
-Ver abi.
-Hayat açık kaynak kodlu bir yazılımdır.
-...
-Ben söylemiş olayımda, sen ister anla ister anlama...

....

-Oğlum Neo; sen bir çiçek mi olmak istersin yoksa arı mı?
-Arı olmak isterim abi.
-Çiçek özü emmeyle, iğne gömmelye hayat mı geçer be oğlum..
-Ot olmaktan iyidir abi.
-Afferin.

....

-Oğlum Neo; sen hiç bir çocuk parkında çocukları izledin mi?
-Yok abi izleyemdim, taş atıyor veletler. Aşağıki parktakiler geçen bir taş attılar az kaldı kafam kırılıyodu, kahvedekiler şahit.
-Evet benim de kulağıma geldi..

....

-Oğlum Neo; sürrealizme girelim desem ne dersin?
-Abi, ehliyetim yok benim. Mahhalede iki tur atalım, arabayı bağlamasınlar yok yere.
-İşte bu yüzden bıyıkları dikemiyorum göğe doğru.

....

-Oğlum Neo; uzayda hayat var mı sence?
-Abi olmaz mı, geçen baktım internette uzay fotoğraflarında yıldızlar, sisler, havai fişek gibi patlamalar resmen disko gibi. Orada hayat yok da bizim mahallaedeki kına gecesinde mi hayat var?
-Bu açıdan bakınca evet, kafan gerçekten meteor gibiymiş be Neo..

....

-Oğlum Neo; seninle kedi arasında ne fark var?
-Kediyi gösteren kuyruk, beni gösteren koyu renk gözlüktür abi.
-Dur bir de kediye sorup geleyim.

....

-Oğlum Neo, bunca zamandır öğrencimsin, söyle bakalım benden öğrendiğin en önemli şey nedir?
-Güneş gözlüğü takan herkese bizdenmiş gibi hemşeri muamelesi yapmamak.
-Peki bu işine yaradı mı?
-Yaradı tabi,Facebook da herkesi eklemiyorum mesela..
-Güzeell, ver odunu ver odunu.

....

-Oğlum Neo, hayattaki en zor sınav nedir bilir misin?
-Kitabın tamamından soru çıkacak bir Tarih sınavı derim.. Hep karışıyo tarihler.
-Senin evrensel olman önünde devresel bir sorun olabilir..

...

-Oğlum Neo, önemli olan havaya yükselmek değildir, orada kalabilmektir.
-Onu da yapabiliyorum abi.
-Ama böyle dizlerini bükerek yapacan, diğer türlü herkes yapar.
- ...
-Sçtın dersin içine yiNeo.

....

-Oğlum Neo, takım elbiseyle çalışmak mı daha zor yoksa gece gece güneş gözlüğü takmak mı?
-Takım elbise daha zor abi, insan pantolona diz girmesin diye şekilden şekile giriyor.
-Afferin, işte bu yüzden memur olmadım ben. Ama annem memur olmadığıma memnun olmadı. Hayat ne garip.

....

-Oğlum Neo, yeni yıl senin için ne ifade ediyor?
-Abi ne kadar saygılı bir toplum olduğumuzu hatırlatıyor.
-Nasıl yani?
-Ee abi bütün dünya evinde bekliyor Noel baba ayağıan gelsin diye, ama biz her sene üşenmeden babalara geliyoruz.
-Lan!? Bu nasıl bir mesaj böyle? Boynuz mu olacan, geyik!

....

-Oğlum Neo, insanlar neden yeni yılın gelişini bir umut olarak görürler bilir misin?
-Neden abi?
-Çünkü insanların doğasında kendi yarattığı şeye tapma vardır. Bu put olur, para olur, kahraman olur.. İşte bunlardan biride zamandır.
-Büyüksün abi

....

-Oğlum Neo, yeni yılda neden çam süslenir bilir misin?
-Neden abi?
-Çünkü kışın yeşil kalan tekağaç odur.
-Sen şimdi öyle sorunca bende sandım ki manalı birşey söyleycen.
-Sanki karşımda Gandhi varda manalı konuşayım hemi?!

....

-Oğlum Neo, ya biz boşuna savaşıyorsak diye hiç düşündün mü?
-Boşuna olur mu abi, insanlığı ele geçiren ve onları uykuda tutan makinalara karşı savaşıyoruz. İşin ucunda insanlığın hayatı var..
-İnsanlar şuan mutlu şekilde hayatlarına devam ediyorlar ama?
-Abi o hayat değil ki, kafalarında kurdukları bir rüya..
-Ya biz de rüyadaysak? Ya makinalar gerçekte yoksa..
-Rüya içinde rüya gibi mi?
-Mesela..
-Abi o başka bir filmin konusu..
....

-Oğlum Neo, makinaların en kötü tarafı nedir?
-Bildiğin metaller abi, vursan elin kırılır. Keşke daha yumuşak maddeden yapaydılar zamanında..
-Oha lan, oldu olacak boş arsaya çağır makinayı. Mahalle çocuğumusun lan sen?
-Sence ne peki abi?
-Maalesef iyi ya da kötü sadece tek taraflı düşünecek olmaları. 
-Böyle söyleyince manalı oluyor he mi?
-La git aşağıdaki mahalleyle top oyna sen!

....

-Oğlum Neo; seninle bunca zamandır sohbet ediyoruz, aklında kalan seni en çok etkileyen ne oldu?
-Abi o mavi hap ve kırmızı hap verdiydin ya, işte bazen diyorum ki keşke bende sana jest yapacam diye kutudan Camel uzatmasaydım...
-Ne dayak yediydin he mi?
- Üç ay sakalım çıkmadı abi ne diyosun..