Bir fikir veya düşünce onu taşıyacak evrensel kaidelerden en az biri üzerine oturtulur. Bu kaide kişinin ya da tüm insanlığın tavizsiz savunduğu ilkeleri barındırır. Üstüne koyduğu fikir ve düşünce ise zamanla gelişime bağlı olarak değişebilen bir yorumdur. Yorum farklılıkları, farklı kaideleri esas almaktan kaynaklanabilir; mesela insan sağlığı için sigaraya karşı çıkanlar ile özgürlüklerin kısıtlanmayacağı düşüncesiyle sigara kararını insanların kendisine bırakmayı savunanlar buna örnektir. Yada aynı kaide üzerinde farklı yorumlarda olabilir;
tüm insanları yaşatmak için her türlü imkan kullanılmalı diyenlerle; insanların çoğunluğunu yaşatmak için bazıları feda edilebilir diyenlerde olduğu gibi.
Fikrinizin kaidesi ve yorumunuz ne olursa olsun, dış dünya sizi nasıl etkiliyor, önemli olan bu. Eğer fikrinizin güçlü olduğu dönemde de güçsüz olduğu dönemde de aynı tavır ve hassasiyetlerle hareket ediyorsanız siz bir fikir adamı olmuşsunuz demektir. Fikrinizin katılığı veya esnekliğinden ziyade sizin bu fikir için ödediğiniz bedel ve süregelen davranış tutarlılığınız sizi önemli bir düşünce insanı yapar.
Ancak siz fikrinizin güçsüz olduğu dönemde esnek, uzlaşmacı, naif bir tutuma bürünüp fikrinizden tavizler veriyor (yada koşullar gereği böyle görünüyor) ama güçlü olduğunuz dönemde bu tavrınızı değiştirip katı, uzlaşmaz ve yargılayıcı/ezici bir tutum sergiliyorsanız yani başkalaşım geçiriyorsanız bu sizi ancak bir güç fetişi yapar. Güce ulaşıncaya kadar herşeyi yapan ama güce ulaştığında sanki o yaşantınızın daimi bir parçasıymış gibi davranan tutarsız ve aslında değersiz bir insan olursunuz.
Gerçekte fikirlerinin doğruluğuna kesinlikle inanmış biri kendisinin güçsüz olduğu durumda bu doğruları kabul etmeyen koşullara karşı tavizsiz bir mücadele sürdürülmesi gerekirken güçlü olunduğu dönemde fikirlere bağlığı zorla değil uzlaşma ve hoşgörüyle gerçekleştirmeldir. Her iki koşulda da insanları ve kişiliklerini değil onları esir olan yanlış olduğunu düşündüğü fikirleri hedef almalıdır.
Güçsüzken adil olmak herkese kolaydır önemli olan güçlüyken adaleti kurabilmekte. Güçsüzken nezaket ve hoşgörüyü herkes diler eğer güçlüyken hoşgörü ve uzlaşmayı hakim kılabilirsen büyük bir fikri savunduğunu kanıtlamış olursun.
Bunları yapmadığımız sürece tarih hakkımızda nihai kararı düşecektir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder